Baş döndürücü bir yoğunluk ve gündemden geçiyoruz. Neredeyse birkaç yıldır her gün yarın ekonomide ne olacak, siyasette ne olacak derken gündemin içinde kaybolup duruyoruz. Bir yerden sonra da cidden oldukça sıkıcı oluyor birbirini tekrar eden bu günler. Takip edenler belki fark etmişlerdir bir süredir ben de gündeme ilişkin yazmayı bıraktım.

Ama bugün Nobel Ekonomi ödülünün sahiplerinin açıklandığı haberi okuyunca, bu yorucu gündemden kaçacak, nefes aldıracak bir alan bulmuş oldum.

Haber şöyle:

“MIT’den Fransız asıllı Amerikalı ekonomist Esther Duflo ile aynı üniversiteden Hindistan asıllı Amerikalı ekonomist eşi Anbhijit Banarjee ve Harvard Üniversitesi’nde öğretim üyesi olan Amerikalı kalkınma uzmanı Michael Kremer’in yoksulluğa ilişkin deneysel çalışmalarıyla bu ödüle layık görüldüğü belirtildi.”

İçlerinde özellikle Banerjee ve Duflo, benim sıkı takip ettiğim iki isim. İşin aslını sorarsanız ödülün kalkınma iktisadı, yoksullukla mücadele ile uğraşan bir ekibe gitmesini de en azından bu yıl için beklemiyordum. Ve oldukça da sevindim. Ayrıca bu yıl ödülün Esther Duflo’ya verilmesinin önemini arttıran başka nedenler de var. O da yine haberin içinde.

“Duflo, bu ödülü kazanan ikinci kadın oldu. İlk ödülü 2009’da Elinor Osttom kazanmıştı. 46 yaşındaki Duflo ayrıca, 50 yıllık Nobel Ekonomi ödülü tarihinde bu ödülü alan en genç kişi oldu.”

Biz kendi coğrafyamızda her ne kadar bir sürü karmaşadan kafamızı kaldıramasak da, dünyada oldukça güzel gelişmeler de gördüğünüz gibi oluyor.

İşin magazin tarafını bir kenara koyup biraz da ödülün bu alana verilmesine odaklanalım.

Duflo ve Banerjee ile ilk tanışmam “Poor Economics” başlıklı kitabıyla olmuştu. Ardından da o kötü Fransız aksanıyla bulgularını anlattığı youtube videolarından. 😊 (Bknz bir örneği https://www.youtube.com/watch?v=cUYzqAFrY8Y) Kendi çalıştığım alan dışında özellikle Asya ve Afrika’da yürütülen yoksullukla mücadele ile ilgili uygulamalı çalışmaları da yakından takip etmeye çalışırım.

Yoksulluk içinde bulunduğumuz dönemde, karşı karşıya kaldığımız sorunlar içerisinde aslında en çok üzerinde düşünmemiz gerekenlerin başında geliyor. Birleşmiş Milletler’in Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinin de en başında geliyor. Dünya nüfusunun %10’unun (700 milyon insandan fazlası) hala mutlak yoksulluk içinde yaşadığı, eğitim, sağlık, beslenme, su gibi temel ihtiyaçlarını karşılayamadığı bir dünyanın sürdürülebilir olmadığını da şöyle bir kafamızı kaldırıp dünyadaki savaş haberlerine, göç haberlerine bakıp anlamak için Duflo ve Banerjee olmaya da gerek yok. Hal böyleyken Nobel ödülünün bu yıl yoksulluk ile ilgili çalışmalara verilmiş olması da önemli. Tüm dünya bir kez daha belki başını kaldırıp meseleyi bir kez daha hatırlayacak.

Öte yandan Duflo ve Banerjee’nin yoksullukla mücadele ile ilgili bilimsel çalışmalarının etkisi dışında bize gösterdikleri en önemli şeylerden biri de ofislerimizden dışarı çıkmanın ne kadar önemli olduğu olsa gerek. Bahsettiğimiz ekip bazen Kenya’da HIV ile ilgili araştırma yapan, bazen Hindistan’da mikro kredilerin etkisini analiz eden, dünyanın en yoksul bölgelerinde çalışmalar yapan bilim insanlarından oluşuyor. Yaptıkları, çabaları ve sonucunda öğrendikleri de yazmakla bitmez.

Duflo ve Banerjee’nin bu anlamda sahada yürüttükleri çalışmalar, o çalışmalardan elde ettikleri bilgi ve deneyim, bu deneyimlerin küresel yoksullukla mücadele için önemini düşününce sahada olmanın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anlıyorum. Umarım bir gün bizim de bu kadar çok çalışmayı hem ülkemizde hem de başka ülkelerde yapabilecek imkân ve şansımız olur.

Duflo ve Banerjee ikilisi son dönemde yine kalkınma literatüründe çok fazla kullanılan metodolojilerden RT (randomized trials) uygulamaları açısından da öncü isimler. Hindistan’ın kırsal bölgelerinde, Sahara-Altı Afrika’da bu yöntemi kullanarak önemli çalışmalar yaptılar. Yoksullukla mücadele açısından etkileyici sonuçlara ulaştılar.

Yine bence yaptıkları öncü işlerden biri de MIT’nin EDx isimli portal ile birlikte başlattığı mikromaster programı oldu. MIT’de ürettiğimiz bilgiyi tüm dünyayla paylaşmak istiyoruz mottosuyla yaptıkları çalışmadan ben dahil birçok kişi yararlanmıştır. Bütün bunları internetten bulmanız mümkün.

Bu ödüllerle beraber özellikle son beş yılda Nobel ödülü alan iktisatçılar ve aldıkları konuları da düşününce küresel sisteme ilişkin önemli mesajların devam ettiğini de söylemek isterim. Bu listeyi kısaca aşağıda listeledim. Son yıllarda ödül verilen isimlere ve ödül konularına bakıldığında özellikle küresel ölçekte yaşadığımız “büyük sorunların” etkisini ve önemini de kavrayan birileri olduğunu düşündürüyor. Bu düşünce bile oldukça güzel. Son olarak bu ödüllerin bize ekonomide deneysel çalışmaların öne çıktığı bir döneme girdiğimizi de gösterdiğini ifade etmeliyim.