1990’ların gündemi her alanda etrafımızı sarmış durumda. Belki iktidar hala 2050, 2071 gibi yılları hedef gösteriyor ama kimsenin önemsediğini sanmıyorum. Hepimiz yine tıpkı 1990’lardaki gibi bir gün sonraki gündemin, geçimin, zorlukları nasıl aşacağımızın derdine düştük.

Bu zorluklar içerisinde bir de uzun vadede de canımızı çok sıkacak olanları var.

En başta geleni işsizlik!

Dün büyük dertti, bugün daha büyük dert, yarın çok çok büyük dert!

Bugünkü düzende iş demek gelir demekgelir demek hayat demek! Eskiden bütün bu sorunları çözeceğine inandığımız üniversiteler, üniversite diplomaları ise maalesef bugün fabrika gibi işsiz genç üretiyor.

Yaşadıklarımız bu gerçeği yüzümüze vurarken, rakamlar da doğruluyor.

Öyle çok uzaklara da gitmeye gerek yok. 2014 yılıyla bugünü TÜİK’in rakamları ile karşılaştıralım. Hayatının en üretken döneminde olan 25-34 yaş grubundaki üniversite mezunu gençler üzerinden yapalım.

Türkiye’nin 2014 yılında 25-34 aralığındaki nüfusu 12,5 milyon imiş. 2020 yılında da sayı üç aşağı beş yukarı aynı, yine 12,5 milyon. 2014 yılında bu yaş grubundaki insanlarımızın yaklaşık 3,2 milyonu üniversite mezunuymuş. 2020 yılına kadar yaptığımız mükemmel üniversite yatırımları ile sayı 4,7 milyona çıkmış. Yani 7 yılda 1,5 milyon kişi artmış.

Buraya kadar çok güzel. Pekiyi bu gençlerin o günden bugüne emek piyasasındaki durumu ne olmuş? Devam edelim.

2014 yılında bu gruptaki (üniversite mezunu, 25-34 yaş aralığı) 3,2 milyon insanımızın 2,6 milyonu işgücü piyasasında iken 616 bini ise işgücü piyasasının dışında kalmış. 295 bini ise resmi olarak işsizmiş.

Yani hayatının en güzel çağında ve üniversite diplomasına sahip 911 bin insanımızın ekonomiye emek olarak katkısı yok!

2020 yılına gelindiğinde sayı 3,2 milyondan 4,7 milyona çıkmış. Bu 4,7 milyonun 3,6 milyonu işgücü piyasasına girmiş ve 1,1 milyonu dışında kalmış. Yani 1,1 milyon çalışma umudunu ya da isteğini yitirdiği için iş aramaktan vazgeçmiş.

527 bin kişi ise iş aramasına rağmen bulamadığı için işsiz sayılmış. 2014’te 911 bin olan işsiz ve iş aramaktan vazgeçen genç üniversite mezunlarımızın sayısı 1,7 milyona yaklaşmış.

Neredeyse iki katına çıkmış.

1,7 milyon insan.

25-34 yaş aralığında.

Taşı sıksa suyunu çıkarır.

Ama onlar taş sıkmayı değil üniversite mezunu olup akıl oynatma becerisini elde etmeye çalışmış.

1,7 milyon insan.

Ülkenin geldiği noktada taş sıkmaya da razı ama onu bile bulamamış!