Zaman zaman bazı olaylarla karşılaştığımda aklıma üzerimde çok emeği olan Erdoğan Alkin Hocamın anlattığı olaylar gelir. Onca yıllık deneyimle belki de Türkiye ekonomisinin tarihini kendisiyle birlikte anlama tanıma fırsatı bulmak eşsiz bir kazanım oldu hayatımda. Bir kez daha Allah rahmet eylesin demek isterim.

Bu kez de özellikle Dolar/TL’nin hızlı bir şekilde 5,70’e kadar gerilemesi üzerine Erdoğan Hocamın anlattığı bir hikâye geldi aklıma. Türkiye’de ekonomi ve politika ilişkisini tartıştığımız bir gün İzmir’de karşılaştığı bir olayı anlatmıştı. 2001 krizinden sonra İzmir’de bir konferans sonrasında iki iş insanı ile sohbet ediyorlar. İş insanlarından biri tarım sektöründe faaliyet gösteriyor, diğeri ise tekstil sektöründe. Kriz sonrası birbirilerine işlerin nasıl gittiğini anlatıyorlar. Tarım sektöründeki iş insanı dertli. Sürekli sorunlardan bahsediyor. Kriz sonrasında işleri hızla açılan ve özellikle ihracata yönelen tekstilci ise memnuniyetinden bahsediyor. En sonunda tarım sektöründe faaliyet gösteren dertli bir şekilde dönüp diyor ki:

“Sizin sektörden de sorumlu bir bakanlık olsun, o zaman göreceğim işlerin nasıl gittiğini!”

Diyeceksiniz ki kurda üç günde yaşanan bu düşüş ile bu hikâyenin ne alakası var? Yine sonda söylenmesi gerekeni başta söyleyeyim.

Son 2 aylık süreçte hızla 6 TL seviyesini geçen USD/TL bir süredir oralarda kaldı. Bu hafta bayram tatiline girmemizle birlikte özellikle ABD’de artan resesyon olasılığı beklentisi ile başlayan uluslararası piyasalardaki Doların değer kaybı ve Türkiye’de bayram tatili öncesi TL’ye geçiş ihtiyacı ile (şirketler tarafında maaş ve vergi ödemeleri, tüketiciler tarafında tatil ve bayram harcamaları için TL ihtiyacı arttı) bir anda kurun 5,70’lere kadar geldiğini gördük.

Özellikle siyasette ana gündemin İstanbul seçimleri haline gelmiş olması ve bayram tatili ile ekonomi yönetimi herhangi bir iş ve işleme giriş(e)memesi ile kurda ciddi bir düşüş yaşadık. Dolayısıyla biraz da şaka ile karışık aslında Erdoğan Hoca’dan aktardığım gibi ekonomi yönetimi ekonomiyi yönetmese, hatta hiç konuşmasa, uzun bir tatile gitse sanki daha iyi olacak gibi.

Özellikle son 3 yıllık süreçte yaşadıklarımız da bu şakayı destekler nitelikte. Ben de geriye doğru gidip acaba gerçekten siyasiler işi akışına bıraksalardı ne olurdu diye bir bakmak istedim.

Öncelikle hatırlatma olması için tekrar edeyim. 2016 yılına girdiğimizde 1 USD 2,95 TL iken 2017 yılbaşında 3,50 TL, 2018 yılbaşında 3,77 TL olmuştu. Aynı yıl içerisinde 7,20 TL seviyesinin Ağustos’ta görülmesinin ardından bu yıla ise 5.30 TL’den girdik. Yine özellikle son bir ayda yaşanan gelişmelerle birlikte 6 TL’nin üzerinde tutunan USD/TL geçtiğimiz hafta içerisinde yaşanan gelişmelerle uzun süre sonra tekrar 5,70 TL seviyesine geri geldi. Bu süre içerisinde günlük ölçekte bile ciddi dalgalanmalar olduğunu gözlemledik. Bu dalgalanmalar içerisinde günlük bazda kurda en fazla artış olan beş günü aşağıda listeledim.

Üzerine çok fazla konuşmaya gerek yok. Görüldüğü üzere bu tabloda gün içerisinde dalgalanmalara yer veremedik, sadece gün sonu itibariyle TCMB’nin USD satış fiyatları yer aldı. Şöyle kabaca 2016 yılbaşından bu yana 862 iş gününün 90’ında TL’nin değer kaybı %1’in üzerinde olmuş. 66 günde ise %1’in üzerinde değer kazanmış TL.

Yine Erdoğan Hoca’nın aktardığı hikâyeye benzer bir hikâye de Emrullah Efendi’den gelmişti. Emrullah Efendi şakayla karışık “Maarif ne güzel olurdu şu okullar olmasaydı!” demişti.

Bu iki olaya atıfta bulunarak şunu desem herhâlde yanlış olmaz.

Aslında hani şu bakanlığı olmasa ekonomi ne güzel olurdu!