Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), hanehalkı işgücü istatistiklerini pazartesi günü yayınladı. Yayınlanan rakamlar ise her zaman olduğu gibi üç ay gecikmeli olarak yayınlandı. Yani biz şubat ayında bir önceki yılın kasım ayı rakamlarını öğrendik. İki gündür hem Gazete Pencere’de hem de diğer haber mecralarında görmüşsünüzdür. Ancak yine kabaca hatırlatalım.

TÜİK’e göre Türkiye genelinde 15 ve daha yukarı yaştakilerde işsiz sayısı 2019 yılı Kasım döneminde geçen yılın aynı dönemine göre 327 bin kişi artarak 4 milyon 308 bin kişi oldu. İşsizlik oranı 1 puanlık artış ile %13,3 seviyesinde gerçekleşti. Tarım dışı işsizlik oranı 1,1 puanlık artış ile %15,4 oldu.

Ve tüm bu rakamların hükümetin ekonomide “dengelenmenin” hızlandığını ifade ettiği yılın son aylarından birinde oluyor. Yani ya dengelenme istihdama yansımıyor ya da dengelenme diye bir şey sadece kriz sonrası bir hareketlenmeden ibaret. Nitekim diğer birçok göstergenin de istenen seviyelerin hala çok uzağında olması hükümetin iddia ettiği dengelenmenin maalesef oldukça kötü bir seviyede olduğunun işareti.

Biz rakamlarla devam edelim.

Mesela TÜİK diyor ki 4,4 milyon vatandaşımız işsiz. Bu zaten yeterince kötü iken bu vatandaşlarımızın 1,1 milyonu son bir yıldır aktif olarak iş arıyor ve bulamıyor. Bu rakamın içerisinde iş aramaktan ümidini kesenler yer almıyor. Yine TÜİK’e göre iş aramaktan ümidini kesenlerin sayısı ise 715 bin. Evet yanlış duymadınız. Bu ülkede yaklaşık iki milyon insanın iş bulma ümidi neredeyse kalmamış durumda. Öte yandan işsiz 4,4 milyon vatandaşımızı da bu rakama eklediğimizde 6 milyona yakın vatandaşımızın Türkiye ekonomisindeki dengelenmeden umudu kalmamış durumda.

Yani ekonomideki “dengelenme” milyonlarca işsiz, ümitsiz insan ile tanımlanıyor.

Yine TÜİK’in açıkladığı rakamlar içerisinde can sıkıcı olduğu kadar inandırıcılıktan uzak rakamlar da var. Mesela Kasım 2018 ile Kasım 2019 arasında Türkiye’de nüfus 944 bin kişi artarken işgücüne katılanların sayısı sadece 144 bin artmış. Daha önceki yazılarda da ifade etmiştik. Her yıl 900 bin civarında nüfus artışı olurken 800 bin civarında işgücüne katılımın olduğu seviyelerden 100 binli seviyelere gelmiş durumdayız. Bu noktada iki senaryo karşımıza çıkıyor ki ikisi de birbirinden beter.

Birincisi ya TÜİK’in anketleri gerçekleri yansıtmıyor. Ya da her yıl normalde işgücüne dahil olan 700 bin insanımız artık daha fazla iş arama zahmetine bile girmeyi istemiyor. Çünkü baştan sonucu biliyor. Yine bir yıl içerisinde ev işleriyle meşgul olan insan sayısının 553 bin kişi birden artması ve bu insanların da işgücü dışına çıkmaları bir başka kafa karıştırıcı veri olarak karşımızda duruyor.

Ancak tüm bu göstergelerden daha fazla bize ekonomideki durumu betimleyen bir başka gösterge var. O da sokaktaki vatandaşın karşılaştığı durum. Ve maalesef bu gösterge rakamların bize göstermediği gerçekleri yüzümüze yüzümüze vuruyor. Canımızı yakıyor, acımızı büyütüyor.

En üzücü örneklerinden birine de işsizlik rakamları açıklanmadan birkaç gün önce, geçtiğimiz hafta Hatay Valiliği’nin önünde gerçekleşen o acı olayla şahit olduk.  İşsizlik ve açlığın yaratabileceği sonuçları bize hatırlatan, sonucunda bir cana mal olan, hepimizin içini parçalayan bu olay yukarıda verdiğim rakamların hepsinden daha gerçek.

Ama bunlar bize gerçek… Bizim gerçeğimiz…

Alis ise maalesef hala harikalar diyarında…