Türk lirasındaki hızlı değer kaybı sürecinin son iki gündür bir miktar da olsa terse döndüğüne şahit olduk. Geçtiğimiz haftalarda 7,27’lere kadar çıkan Dolar/TL kuru bu yazının yazıldığı saatlerde 6,80 civarına gelmişti. Kurda tarihi seviyelere tırmanışın olduğu dönemde en temel sorunlar, TCMB’nin döviz rezervlerinin kısa vadeli döviz yükümlülükleri açısından yetersiz olup olmadığı sorusu ve uluslararası piyasalarda gelişmekte olan ülkelerden başta ABD olmak üzere gelişmiş ülkelere doğru kısa vadeli sermaye hareketlerindeki artış oldu.

Paniğin arttığı dönemde tarihi rekorları kıran Dolar/TL son bir haftalık süreçte ise kademeli olarak önce 7 seviyesine ardından da son iki günlük hareketle beraber 6,80 TL seviyesine hızlı bir geri çekilme yaşadı. Bu on günlük süreçte oynaklığın boyutu ise neredeyse 50 kuruşa yaklaştı. Elbette ki kurdaki düşüş, şirketlerin borç yükleri ve enflasyon üzerindeki olumlu etkisi ile birlikte ele alındığında önemli. Ancak bu boyutta bir dalga boyu ortaya çıktığında önemli olan geçici düşüşleri kalıcı hale getirebilmekte.

Bu noktada iki temel soruyu ele almak gerekiyor. Birinci soru dövizdeki bu artışa neden olan unsurlar ortadan kalktı mı?

Öncelikle şunu söylemek lazım ki salgın ile başlayan ekonomik krizin yarattığı küresel şok ve o şoka bağlı şaşkınlık tüm dünyada, bir yenisi ortaya çıkana kadar bir nebze hafifledi. Aradan geçen iki buçuk aylık sürenin sonunda her ne kadar salgında ikinci bir dalga riski hala bir kenarda dursa da en azından bu ilk dalga sonucu ortaya çıkan panik bir miktar kendini “kısa vadeli yeni normale” bırakmış durumda. Hal böyle olunca uluslararası ölçekte de bir miktar dengelenme söz konusu olmaya başladı. Panik ile artan dolar talebi bir miktar duruldu. Dolar endeksinin son bir hafta içerisindeki düşüşü de bunu gösteriyor.

Öte yandan dünya ekonomisinde 2020’nin sert bir daralma yılı olacağı kesinleşse de Mayıs itibariyle başlayan kısmi normalleşme adımları başta Avrupa olmak üzere kimi bölgelerde çarkların dönmeye başlayacağına işaret etti. Nitekim petrol fiyatlarındaki sınırlı yukarı hareket de bu beklenti çerçevesinde şekilleniyor. Yani küresel şartlar salgın öncesini aratsa da, ilk panik ile ortaya çıkan şok ve bizim gibi ülkelerden yaşanan finansal çıkışlar yavaşlamış görünüyor. Dolayısıyla uluslararası gelişmeler bir miktar gelişmekte olan ülke para birimlerinin değer kaybında yavaşlamaya neden olmuş gibi. Bu iyimser ortam Türk Lirası’nın değerini de olumlu etkiledi.

Dolarda 7,20’lerden 7’lere geldiğimiz süreç işte bu anlattığım uluslararası gelişmeler ile ilişkili. Düşüşü hızlandıran ve 6,75’lere doğru Dolar/TL’nin çekilmesini sağlayan neden ise içerideki gelişmelere bağlı.

Şimdi diyeceksiniz ki TL’deki hızlı değer kaybının içerideki temel nedeni TCMB rezervlerinin zayıflığı idi, şimdi TL’nin değer kazanmasının nedeni TCMB rezervlerindeki artış mı?

İşte can alıcı soru da bu!

Maalesef ki hayır. TCMB rezervlerinde hala bahsettiğim endişeyi ortadan kaldıran bir iyileşme henüz yok! Bu eksikliği giderecek bir anlaşma da sözkonusu değil!

Çok konuştuğunuz kısa vadeli yabancı kaynak (SWAP) imkanında da somut bir sonuç hala yok.

Evet somut bir sonuç yok ama…

Somut sonuç iddialarına ilişkin son birkaç gündür ciddi bir haber akışı var. Son iki gündür de kurdaki gevşemenin nedeni böyle bir somut sonucu Japonya ve İngiltere ile alabileceğimiz iddialarına ilişkin “haberler”.

Bazı medya organlarında Salı sabahı saat 08:50’de “SWAP’te sona yaklaşıldı iddiası” şeklinde sunulan bu haber, kurda 6,75’lere kadar gevşemeye neden oldu. İşin ilginç tarafı ise bu anlaşmanın gerçekleşmek üzere olduğu iddiası, haber yayınlandıktan 4 saat sonra saat 13:00 gibi Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından yalanlandı. Bu süre içerisinde ve sonrasında iç piyasanın tatil olduğu günde Dolar/TL grafiği şekildeki gibi oldu. Gördüğünüz üzere gün içerisinde Dolar/TL üç kez dip gördü ve bu arada her bir dip-zirve sürecinde 10 kuruşa yakın bir dalgalanma yaşandı.

Dolar/TL – 19.05.2020

harita içeren bir resim

Açıklama otomatik olarak oluşturuldu

Salı günü yayınlanan Gazete Pencere’de İbrahim Turhan’ın da yazdığı gibi hızlıca halledilecek SWAP anlaşmalarına ilişkin haberler, piyasa oynaklığını arttıran “yılan hikayesine” dönüşmüş durumda. Kurda bu tip kısa vadeli dalgalanmaların, üreticiler açısından en az kurdaki kalıcı yükseliş kadar tehlikeli olduğunu da bir kez daha not edelim.

Bu düşüş kalıcı mı?

Söylediğim gibi kurdaki yukarı atakların içerideki sorunlardan kaynaklanan nedenlerini henüz ortadan kaldıramadık.

Aman dikkat!

Henüz somutlaşmayan haber iddiaları ile kurdaki düşüşe izin vermek, TL değer kaybetmesin diye milyarlarca dolar rezerv harcamakla aynı sonuçları hatta güvenilirliği yitirmek suretiyle çok daha vahimlerini yaratabilir!

Bu şartlarda ne zaman düzeliriz derseniz onu da dilim döndüğünce söyleyeyim!

Ekonomi yönetimi günü kurtarmak yerine geleceği inşa etmeye karar verdiğinde!