Bütçeyi de biz düzeltelim
1909–1911 yılları arasında Millî Eğitim Bakanlığı yapmış olan Emrullah Efendi’nin ünlü bir sözü vardır hepimizin bildiği. Emrullah Efendi “şu mektepler olmasa maarifi ne güzel idare ederdim” der. O sözü sanırım bugünlerde bütün bakanlıklar söyleyecek duruma geldi ama en fazla da Hazine ve Maliye Bakanlığı’ndan bekleyebiliriz.
Mesela şu bütçe açığı olmasa, ekonomi ne güzel idare edilirdi. Neden mi? Kabaca anlatalım.
Ocak – Eylül dönemini kapsayan dokuz aylık dönemde bütçe açığı 85,8 milyar TL’ye ulaşmış durumda. Geçtiğimiz yıl aynı dönemde bütçe 56,7 milyar TL idi. Her iki yılda da seçim olduğunu dikkate alıp bir de 2017 aynı dönemine baktım. 2017 yılında rakam 31,7 milyar TL açık vermiş bütçe.
Yani iki sene içerisinde bütçe açığı iki katından fazla artmış. Aslında ekonomide durgunluk yaşanan dönemlerde devletin harcamalarını arttırarak ekonomide canlanma yaratmaya yönelmesi olumlu sayılır. Ancak harcama kalemlerinin detaylarına ve son iki yıldır hızla artan açıklara rağmen ekonomide durgunluğun devam etmesine bakılırsa yapılan harcamaların karşılığının pek de olduğunu söylemek mümkün değil.
Öte yandan devletin bu tip harcamaları yapmaya başladığında, bu harcamaların gerçekleşmesi için gelir yaratma konusundaki ustalığı da göz kamaştırıcı nitelikte. Zaten hali hazırda ÖTV’si, KDV’si, bir hayli dengesi gelir vergileri ile vatandaşın üzerine yıkılan yük 2 Kasım 2019’da TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda kabul edilen düzenlemelerle biraz daha artacak. Mesela tatile gittiğimizde otel, kamp vs. bir yerde kalırsak gece başına 5-18 TL arası vergi ödememiz gerekecek artık. Dijital hizmetler vergisi ile dünyadaki ortalamanın (%3,5) çok üzerinde %7,5’luk bir oranla vergilendirme yapılacak. Lüks konutun vergilendirilmesi, 500.000 TL üzerindeki gelirin vergi oranının arttırılması, döviz aldığımızda ödediğimiz kambiyo vergisinin arttırılması vs. gibi uygulamalarla devlet son iki yıldır seçimlerle geçen dönemin maliyetini hızla üzerimize yıkmaya devam edecek gibi görünüyor.
Önümüzdeki yılbaşında ise bu birkaç yıllık açıkların bedelinin kamunun vergi, harç ve değerli kâğıt bedellerinde başlayan %20’li seviyelerin üzerindeki (yıl sonu enflasyon beklentisinin %12 olduğunu not edelim) artışlarla bize ödetilmeye devam edeceğini de gördük. Bütçenin bir yıl daha bu kadar büyük bir açığı yaratma lüksünün de kalmadığını da ifade edelim.
Dolayısıyla bozulan bütçe dengesini düzeltmek de biz vatandaşlara düşmüş gibi görünüyor. Devletinkini düzeltelim derken bizim bozulan bütçe dengemiz nasıl kurulacak derseniz de şu cevabı veririm.
Şu vergiler olmasaydı evin ekonomisini ne güzel yönetirdik!
Yanıtlayın