Avrupa Birliği geçtiğimiz hafta 2021 yılı ekonomik tahminlerini içeren 2021 İlkbahar Ekonomik
Tahminler Raporu’nu kamuoyuyla paylaştı. Türkiye için yapılan analizde 2021 yılında Türkiye
ekonomisinin büyümesini ihracat ve tüketim harcamalarının sürükleyeceği ifade edildi. Hazırlanan
analizde Türkiye ekonomisinin 2021 yılında %5,2’lik bir büyüme yakalayacağı, 2022 yılında ise
büyümenin %4,2’ye ineceği tahmin edilmiş. Kredi genişlemesine dayalı tüketimin bu yıl da
ekonomideki hareketin ana kaynağı olacağı beklentisi ifade edilmiş.
Çalışmanın Türkiye ile ilgili dolaylı olarak önemli olan bir diğer kısmı ise AB ülkelerinde beklenen hızlı
büyüme. Salgının başladığı 2020 yılında %9,8’lik tarihi bir ekonomik daralmayı yaşayan Avrupa Birliği
üyesi ülkelerin 2021’de %5’lik bir büyüme yakalaması bekleniyor. 2022’de de AB ekonomilerinde %5’in
üzerinde bir büyüme bekleniyor.
Türkiye’nin turizm ve ihracatçı sektörlerinin elde ettiği döviz gelirleri açısından önem taşıyan Avrupa
Birliği ülkelerindeki bu büyüme beklentisinin gerçekleşmesi önemli. Ancak bugün geçmişte AB
ekonomileri büyümeye başladığında yakaladığımız avantajı, sadece ihracat tarafında yakalayacakmışız
gibi görünüyor.
Türkiye’nin toplam 2020 yılı ihracatı 170 milyar dolar seviyesinde. 2021 yılının ilk dört ayında da
ihracatta belirgin bir artış görünüyor. Bu artış iki temel nedene dayanıyor. Birincisi özellikle salgın ile
daralan ve yavaşlayan uluslararası ticaretin yeniden normale dönmeye başlaması. İkincisi ve belki daha
dikkate değer olanı ise Türkiye’de üretilen malların AB nezdinde ucuzlaması. Veriler de ihracatçıların
geçtiğimiz yıla göre çok daha iyi bir yıl geçirdiğini gösteriyor. Mesela TÜİK’in açıkladığı ihracat birim
değer endeksi 2021 yılı birinci çeyrekte bir önceki yılın birinci çeyreğine göre %5,9 arttı. Yani
Türkiye’den ihraç edilen malların birim değerinde artış gerçekleşti. Öte yandan ihracat miktar endeksi
de 2021 yılı birinci çeyrekte bir önceki yılın birinci çeyreğine göre %10,8 arttı. Yani ihracatı yapılan
malların miktarı da geçtiğimiz yıla göre hatrı sayılır oranda artmış görünüyor.
Avrupa Birliği ekonomisindeki toparlanmanın bize getirisi yüksek olması beklenen ikinci sektör ise turizm
demiştik. Turizm sektörünün oldukça iyi geçirdiği 2019 yılı yazında sadece beş Avrupa ülkesinden
(Almanya, İngiltere, Hollanda, Fransa ve Polonya) gelen turist sayısı 10 milyonu aşmıştı.
Geçtiğimiz yıl salgının başlarındaki panik ile turizm oldukça kötü bir sezon geçirdi. Bu yıl için ise hem
turizmciler hem de turizm bölgelerinde yaşayan esnaf oldukça ümitliydi. Aşılama sürecinin yavaş
ilerlemesi bu noktada beklentilerin bir başka bahara kalmasına neden olacak gibi görünüyor. Türkiye’nin
Almanya, İngiltere ve Hollanda gibi önemli sayıda turist gönderen ülkeler tarafından hala salgında
riskli ülkeler arasında tanımlanması, turizm sektöründe çok ihtiyaç duyduğumuz hareketlenmenin
önündeki en önemli engel olarak karşımıza çıkıyor.
Türkiye salgın öncesi 30 milyar dolara yaklaşan, her şey normal gitse idi 40 milyar dolar
hedeflediği turizm kaynaklı döviz gelirini bu yıl da maalesef yakalayamayacak gibi görünüyor.
AB başta olmak üzere ana pazarlarımızda yaşanabilecek olası canlanma pastasından pay alabilmek için
ise reklam filmlerinin işe yaramayacağı çok net ortada!
Hele hele geçtiğimiz hafta Bakanlığın yayınlanıp sildiğine benzer reklam filmleriyle bırakın hedeflere
ulaşmayı, geçtiğimiz yılki felaket dönemini bile bulmak mümkün değil!
Sorunun tek bir çözümü var. O da salgının hafifletilmesi.
Salgın hafifleyip, her şey normale dönmeye başladıktan sonra da yapacak çok işimiz var.
Mesela ülkemize ve insanına yakışır, iyi tanıtım filmleri hazırlamak gibi!
NOT: Tüm gençlerin ve ülkemizin 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı’nı kutluyorum.