Ekmek bu topraklarda sevilir!
Nasıl sevilmesin?
Yaşama tutunmamızın en önemli kaynaklarından, en temel besinlerimizden biri ekmek ise diğeri de
umut. Siyasetçiler de bunu çok iyi biliyor ki ekmek kavgası canımıza tak ettiğinde, ülke iyice yaşanmaz
hale geldiğinde bir umut bombası ile karşımıza çıkıyorlar. Ama uzunca bir zamandır o bombalar umut
vermeye çalışanların ellerinde patlıyor.
O noktadan sonra da vatandaşta umutlanacak hal kalmıyor.
Mesela aşı meselesi. Aylardır bekliyoruz. Binlerce canı yitirdik. Aylardır biçare şekilde bekliyoruz. Her
ay bir sonraki ay geleceği umudu yaratılan milyonlarca aşıyı gözlüyoruz.
Şimdi de önümüzdeki yaz döneminde gelecek olan 120 milyon doz Pfizer-Biontech aşısını bekleyeceğiz.
Bekle babam bekle!
Ama dedim ya bir yere kadar sürüyor bu umutlar!
Nitekim yaz aylarında gelmesi beklenen aşının umudunu Bakan Koca, Biontech CEO’su Uğur Şahin’e
müjdeletiyor.
Umarım bu sefer olur!
**
Bir diğer sürekli umut bombalaması ise ekonomide! Hayat pahalılığı ve geçim zorluğu vatandaşın
canına tak ettikçe ekonomi yöneticileri çıkıp bombayı patlatıyor.
Daha önce mart şubattan, nisan marttan, mayıs hepsinden iyi olacaklar vardı. Tünelin ucundaki
ışık göründücüler vardı. Onlar gitti, belki daha gerçekçi oluruz artık dedik ama yok, olmuyor!
Umut fakirin ekmeği işte. Memleket de günden güne daha fakir.
Hal öyle olunca da siyasetçi vatandaşa ekmek yerine umut vermeyi daha kolay görüyor!
Ama vatandaşın derdi ekmek! Vatandaşın derdi karnını doyurmak.
Pazaryerleri ve market alışverişi ise günden güne daha can yakar hale geldi. Daha geçen hafta ete
%10’dan fazla zam geldi!
Hop devreye hemen bir umut bombası. Yazın üretim artacak, gıda fiyatları ucuzlayacak, enflasyon
düşecek!
Kim dedi bunu?
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası!
Eskiden böyleydi. Haklılar.
Ama artık “yeni Türkiye” var!
O yeni Türkiye’de maalesef eskisi gibi yaz bereketi kalmadı. Kaçan bereket de fiyatlara zam olarak
yansıdı.
2018-2021 yıllarının yaz döneminde gerçekleşen yıllık ortalama gıda enflasyonu da bu bereketsizliği
doğruluyor. Son üç yıla baktığımızda haziran ayında yıllık gıda enflasyonu ortalama %17.19,
temmuzda %17.00 ve ağustos ayında %17.09 olmuş. 2008-2017 arasında ise bu aylarda %10
civarında bir gıda enflasyonumuz varmış “eski Türkiye’de”!

Bu trendin bu yıl da devam edeceğini maalesef başka göstergeler de doğruluyor.
Mesela TÜİK dün tarımsal girdi fiyat endeksi verilerini açıkladı. Baktığınızda 2019 yılı şubat ayından bu
yana yıllık artış rekor seviyeye ulaştı ve %21,03 oldu. Yani tarım üreticisinin maliyetleri bir yılda ortalama
%21 arttı!
Hem bugün yaşadıklarımız hem de geçmişte yaşadıklarımız bize bu yaz aylarının da tüketicinin ekmeği
açısından pek iyi gitmeyeceğini söylüyor!
Hal böyle olunca da biz fakirlerde ne ekmek kalıyor ne de umut!