Tek hane, çift hane fark etmez?
Ocak 2017’de 12 aylık enflasyon %9,22. Şubat 2017’de ise yıllık enflasyon %10,13’e çıkmış ve o gün bugündür her ayın üçünde enflasyon rakamları açıklandığında aynı tartışma başlıyor. Tartışmanın ana konusu ise enflasyonun ne zaman tek haneye düşeceği. Televizyonlarda ana haber bültenleri, politikacılar, ekonomistler herkes aynı soruyu soruyor. Tek haneye ne zaman düşeriz ya da düşebilir miyiz?
Bir başka tartışma da özellikle 40 yaş üzerindeki vatandaşlardan geliyor. %10’un biraz üzerinde olan enflasyonu duyan büyüklerimiz “biz ne enflasyonlar gördük, bu da ne ki?” diyerek bize 1990’lı yıllardaki kâbus enflasyon dönemlerini hatırlatıyorlar. Madem gündem bu yönde iki kelam etmek sanırım bize de düşer.
**
Enflasyon tek haneye düşer mi?
Belki para politikası açısından ya da bugünlerde hükümetin sık sık vurguladığı faiz düşüşüne imkân verecek olmasından ötürü enflasyonda yarım puanlık bir düşüş bile önemli görünüyor.
Ancak bana sorarsanız %9,5 enflasyon ile %10,5 enflasyon arasında bir fark yok. İlk rakam gördüğünüz gibi tek hane, ikincisi ise çift hane. Ancak tek/çift fark etmeksizin bu farkın ülkenin çoğunluğu için hiçbir önemi yok.
Zira mevcut enflasyon hesaplamasında hanehalklarının gıda harcamalarının ağırlığı %20’lerde. Yani diyor ki TÜİK, Türkiye genelinde tüketiciler gelirlerinin %23’ünü gıdaya harcıyor.
Peki bu harcama oranı geliri 3.000 TL’nin altında olan 12 milyon çalışan ve 8 milyon civarı emekli için de aynı mı? Olmadığını ben değil bütün dünya söylüyor. Zira hepimizin tüketebileceği gıda miktarının üç aşağı beş yukarı benzer olduğunu düşündüğümüzde geliri 20.000 TL olan bir kişinin bütçesinden gıdaya ayırdığı pay (diyelim ki %23) yani 4.600 TL ile 3.000 TL ücret alan bir kişinin ayıracağı oran (4600 TL harcama ile %150’ye geliyor) birbirinden oldukça farklı çıkıyor. Nitekim ülkelerin gelir seviyeleri arttıkça, gıda harcamalarının bütçedeki payı da azalıyor. (Türkiye’de bu %23,03 oranından 10 yıl önce %35’ler civarında hesaplıyordu enflasyonu)
Bu noktada enflasyon hesaplamasında hata olduğunu iddia ettiğim düşünülmesin. TÜİK elinden geldiğince AB’ye uyumlu olarak bu hesaplamayı yapmaya çalışıyor. Ancak istatistik biliminin doğası gereği bu tip sıkıntılı durumlar çıkabiliyor. Dolayısıyla da her ayın üçünde ana haber bültenlerinde enflasyonun açıklanan rakamın çok daha üstünde olduğuna dair bir sürü röportajı da birlikte izliyoruz.
Bütün bu laf kalabalığı içerisinde asıl söylemek istediğim ise şu.
Bırakalım tek hane çift hane tartışmalarını. Bizim için asıl tartışmamız gereken, gıda, barınma gibi en temel ihtiyaçlarımızda yaşanan yüksek enflasyonun nasıl kontrol altına alınacağı. Nitekim toplumun geniş kesimleri zaten tek hane imiş çift hane imiş aldırmıyor.
Pazara gittiğinde zaten kendi enflasyonunu birebir yaşıyor.
Durumu iyi olan, varlıklı kesim için ise yine tek hane ve çift hane ayrımı çok önemli değil. Zira %10’luk bir enflasyona karşı zaten %15 faiz alarak satın alma gücünü zaten koruyabiliyor.
Öte yandan son açıklanan rakamlara göre aylık enflasyonun %0,99 olduğu ülkemizde gıda ve alkolsüz içeceklerin fiyatı tam iki kat yani %2,03 artmış. 12 aylık ortalamalara göre ise gıda enflasyonu %12,37 düzeyinde. Yine en önemli harcama kalemlerinden biri olan ulaştırmada 12 aylık ortalama enflasyon %16,02.
Bir sonraki yazıda bu konuya devam edeceğim ancak bitirmeden başta ifade ettiğim, yaşı 40’ın üzerinde olan dostlarımızın Türkiye’nin ne yüksek enflasyonlar gördüğüne dair hatırlatmalarına da değinmeden bitiremeyeceğim.
Değerli abiler, ablalar! 1990’lardan bu yana çeyrek yüzyıl geride kaldı. Lütfen artık bize eskiden ne kadar kötü durumda olduğumuzu hatırlatmaktan vazgeçin. Hep birlikte nasıl daha iyi olacağımıza ilişkin tartışmalar yapabileceğimiz bir ortamı yaratıp, deneyimlerinizle katkı sağlamaya çalışın!
Yanıtlayın