Geçtiğimiz hafta Merkez Bankası yılın ikinci enflasyon raporunu paylaştı. Her üç ayda bir açıklanan enflasyon raporlarıyla TCMB, yıl içinde enflasyona ilişkin öngörülerini paylaşır ve bu çerçevede yıl sonuna ilişkin beklentisini açıklar. Yüksek enflasyon, vatandaş için fiyat artışları ve satın alma gücünün düşmesi demek! Temel görevi fiyat istikrarını sağlamak olan TCMB de hem yurttaşların satın alma gücünü korumak hem de yaptığı enflasyon tahmini ile para politikasını belirleyip fiyat istikrarını nasıl koruyacağını piyasadaki aktörlere iletir.

Bu anlattığım tabii normal şartlarda olandır. Ancak uzunca bir süredir normal şartlarda değiliz. Yanlış anlamayın, pandemiden bahsetmiyorum. O sonradan ortaya çıktı. Asıl anormallik TCMB’nin bağımsızlığı ve itibarı ile ilgili. Pandemiden çok önce 2018 yılının başlarında da ekonomide benzer koşullar ortaya çıktığında TCMB o dönem hükümetin de baskısıyla faizi arttırıp talebi frenlememişti. Bunun sonucunda enflasyon ve cari açık hızla yükselmeye devam etmiş, en nihayetinde ağustos ayına geldiğimizde artan kırılganlıklar ve başka siyasi gelişmelerle döviz sıçramıştı. Bu sıçrama ile başa çıkamayan TCMB en sonunda faizde sert artış yapmak zorunda kalmıştı.

Bu yaklaşım işte şimdilerde de birebir yaşadığımızın aynısı. TÜİK’in dün açıkladığı enflasyon yıllık %11,76 seviyesinde. Politika faizi ise %8,25. TCMB’nin geçtiğimiz hafta açıkladığı enflasyon raporunda açıkladığı yıl sonu enflasyon beklentisi %8,90 (üç ay önceki tahmin %7,40 idi) ve yine TCMB’nin yaptığı beklenti anketinden çıkan sonuç %9,50 seviyesinde. TCMB açıkladığı raporda %11,76 olan yıllık enflasyonun yıl sonuna doğru tek hanelere düşeceğini ifade ediyor.

Bunları söylerken de bir dizi varsayımla hareket ediyor.

Mesela pandemide herkes ikinci dalgayı beklerken ikinci dalganın gelmeyeceği varsayımı ile hesap yapıyor.

Ya da son zamanda sık sık gündeme getirdiğimiz kredilerdeki artış ile büyüyen talebin enflasyon üzerinde sınırlı etkisi olacağını söylüyor.

Böyle bir sürü örnek.

Ancak yukarıda verdiğim rakamları, varsayımları verirken bir türlü şunu diyemiyor.

Bizim enflasyon beklentimiz ile mevcut yıllık enflasyon arasında fark ciddi. Dolayısıyla biz önümüzdeki dönemde para politikasında gereken faiz arttırımlarını yapacağız!

Neden diyemiyor?

Çünkü işsizlik yüksek, pandemi durgunluğu derinleştirdi ve hükümet bunlarla ancak düşük faiz ve borçlanma temelli tüketim ile çıkacağına inanıyor. Dolayısıyla da TCMB’ye bağımsız hareket etme alanını vermiyor!

Peki, TCMB ne diyebiliyor?

Enflasyonu kontrol altına almak için gerekli tüm önlemleri alacağız!

Son üç-dört yıllık süreci ve TCMB’nin tartışmalı bile olmayan bağımsızlığını düşündüğümüzde buna kim inanıyor?

TCMB de dahil bence hiç kimse!