Uzun zamandır bilgi çağında yaşadığımızı söylüyoruz. Bilginin en önemli araç haline geldiğini yazıp çiziyoruz. Hepimiz bilgiye hızlı şekilde ulaşmanın günümüzde en önemli rekabet gücü unsuru olduğundan hareketle iş yaşamımızı planlamaya çalışıyoruz.

Evet bütün bunlar doğru. Ancak bir açıdan eksik.

Artık milyonlarca yıllık insanlık tarihinde, bu geldiğimiz nokta sadece bilgiye hızlı bir şekilde erişmenin yeterli olmadığı, aynı zamanda elde edilen bilginin mümkün olan en kullanışlı biçimine dönüştürmenin gerekli olduğu bir döneme işaret ediyor. “Ekomonitör”ün (www.ekomonitor.com.tr) işte bu işlevi baz alarak hareket edeceğine ve bilgiyi doğru analizlerle okuyucusuna en kullanışlı haline getirerek sunan bir internet portalı olacağına inancım tam.

Hoş geldin Ekomonitör!

**
2071 Hedeflerinden Yarın Dolar Ne Olacak Sorusuna

Her şeyin ilkini yaparken bir umut dolar insanın içine, heyecanla hareket eder. Bu yazının da bu platforma yazılmış ilk yazı olmasından ötürü heyecan ve umut ile dolu olmasını çok isterdim. Ancak son birkaç yıllık süreçte küresel ekonomide ve Türkiye’de yaşanan gelişmelerin bir miktar bu heyecanı kırdığını söylememiz lazım.

Nitekim son yirmi yıldan vereceğim bir örnek ile bu ilk yazıya, neden hakkı olan heyecanın yansımadığını açıklamak isterim.

Türkiye’de özellikle 1990’lı yılların en önemli hastalıklarından biri yaşanan belirsizlik ortamı ve planlama becerisinin yitirilmiş olmasıydı. Yapılan uzun vadeli planlar daha ikinci, üçüncü ayından işlevini yitirirdi. Bu gerçek sadece kamunun yaptığı planlar için değil özel sektör için de geçerliydi.

2000’li yılların ilk on yılında yakaladığımız hızlı ekonomik büyüme ve bu büyümenin refah olarak hayatlarımıza yansıması, hem küresel ortamda hem de ülkede yaşanan istikrar ortamı derken planların vadeleri uzadı. Bir ara ülkece 2023 hedefleri, sonra 2050 derken 2071 yılını konuşmaya başladık. Aslında başta iş dünyası olmak üzere tüm kesimler için de verimli bir dönem oldu. Lakin son birkaç aydır 1990’lardan gelen o eski hastalık nüksetti.

Hem küresel hem de ülke içindeki ekonomik ve siyasi gelişmeler nedeniyle 2071’leri konuşmak bir yana yine döndük yarın dolar ne olacak sorusuna. Öyle dalgalı bir dönemden geçiyoruz ki bir hafta içinde artı-eksi %10’luk hareketleri görüyoruz. Böyle bir ortamda da öngörülebilirlik ortadan kalkıyor ve üretici, tüketici fark etmeksizin hepimiz birbirimize aynı soruyu soruyoruz.

Yarın dolar ne olacak?

Bir iktisatçı açısından belki de en can sıkıcı sorulardan biridir bu. Bizler ekonominin dengelerini orta ve uzun vadede etkileyen, ekonomik refah ve büyümenin dengeli, adil ve sürdürülebilir bir yapıda devam etmesi için gerekli olan soruların yanıtına odaklanmayı daha çok tercih ederiz. Ancak maalesef yukarıda da söylediğim gibi belirsizliğin vadesi bu kadar daralınca tercih ettiğiniz sorular ile muhatap olduğunuz sorular fark ediyor.

Yine de gündemdeki bu hız ve daralmış vadelere rağmen Ekomonitör aracılığıyla ben de elimden geldiğince bazen yarının gündemini bazen de gerçekten tartışmamız gereken orta ve uzun vadeli gelişmeleri sizlere aktarmaya çalışacağım.

Tekrar hayırlı olsun!