Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) nisan ayı enflasyon oranını bugün açıklayacak. Ancak geçtiğimiz
hafta Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Şahap Kavcıoğlu zaten veriyi önceden
açıklamış gibi oldu! Başkan Kavcıoğlu geçtiğimiz perşembe yapılan enflasyon raporu toplantısında
yıllık tüketici enflasyonunun nisan ayında %17 seviyesine çıkmasını beklediklerini söyledi. Bununla
da yetinmedi ve bu rakam görüldükten sonra enflasyonda takip eden aylarda düşüş olacağını ifade
etti.
Açıkladığı rakama göre TÜİK’in bu sabah 10:00’da açıkladığı nisan ayı enflasyonunun aylık %1,60
civarında olmasını bekleyebiliriz. Elbette bu açıklama sonrası birçoğumuz markette, pazarda
karşılaştığımız fiyatları hatırlayıp aylık %1,60 ve yıllık %17 enflasyonu gerçekçi bulmayacağız.
Ama konumuz TÜİK rakamlarının sokağı yansıtıp yansıtmadığı değil. Konumuz TCMB’nin bu verilerle
nasıl bir faiz politikası yürüteceği.
Çünkü özellikle enflasyon ve kur tarafında şu sıralar oldukça ince bir ip üzerinde yürüyoruz.
**
Enflasyonda en önemli sorunumuz uzun vadede üretim altyapısı olsa da kısa vadede maliyet artışları.
Bu maliyetlerin hızlı bir şekilde artmasının nedeni de TL’nin sert değer kayıpları! Türk Lirası’ndaki sert
değer kayıplarının ana nedeni ise maalesef ki Türkiye’nin döviz açığı ve döviz rezervindeki
kırılganlıklar! Bu kırılganlıklar ve riskleri bir miktar hafifletmek ve ülkeye döviz girişini sağlamak,
yerlilerin döviz talebini düşürmek için bir önceki TCMB Başkanı Naci Ağbal döneminde politika faizi
%19’a çıkarılmıştı!
Ancak mart ayında yaşadığımız görevden alma meselesi vs. ile kur daha yüksek seviyelerde
dengelendi ve bu yükseliş de yine sert bir şekilde maliyetlere yansıdı. Üreticilerin girdi maliyetlerini
takip ettiğimiz Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE) tüketici enflasyonunun neredeyse iki katı artmış durumda!
Verilere yıl başına göre baktığımızda da pek iç açıcı bir durum yok! Mart ayına ilişkin verilere göre yılın
ilk üç ayında üreticilerin maliyetleri %8,21 artmış! Tüketici fiyatlarındaki artış ise yine aynı dönemde
TÜİK’e göre %3,71!
Bu sayıların içerisinde henüz nisan ayı verileri yok. Kurdaki artış ve artan maliyet yükünün üzerine ek
olarak mayıs başı itibariyle başlayan kapanma sürecini ve düşen üretim kapasitelerini de
ekleyeceğiz daha! Artan enerji fiyatlarını da söyleyip daha fazla canınızı sıkmayayım!
**
Gördüğünüz üzere Başkan Kavcıoğlu’nun iddia ettiği gibi nisan ayında %17 görüldükten sonra
enflasyonun düşmesi pek gerçekçi görünmüyor! Yine rakamlarla konuşalım. Nisan ayında %17
enflasyona çıktığımızda “zirveyi” görmüş olabilmemiz, ardından da enflasyonun düşmeye başlaması
için mayıs ayında aylık enflasyonun en iyi ihtimalle %1,30’un altında gelmesi gerekiyor!
Yukarıda bahsettiğim şartlara göre sizce bu mümkün mü?
Elbette ki değil!

Hal böyle olunca, TCMB Başkanı Kavcıoğlu’nun enflasyona göre faiz politikamızı gerektiği gibi
sürdüreceğiz demesi de başka bir soru işareti yaratıyor! Benim hesaplarıma göre mayıs ve ardından
haziran verileri ile yıllık enflasyonun %20’ye doğru yükselmesi maalesef kaçınılmaz!
Bu bahsettiğim senaryo gerçekleşirse TCMB yeniden faiz arttırabilir mi? Toplantıda bu da soruldu!
Bir katılımcı Başkan Kavcıoğlu’na başka iki soruyla birlikte üçüncü bir soru olarak “enflasyon artarsa
faiz artışı için Sayın Cumhurbaşkanı’nı ikna edebilecek misiniz” sorusunu yöneltti!
Cevap ne mi oldu?
İyi niyetli bakarsak, TCMB Başkanı diğer iki sorunun arasında bu soruyu cevaplamayı unuttu!
Diğer türlü bakmayı içim elvermiyor!