Bizim derdimiz bizi aşmışken…
Hafta sonu itibariyle nur topu gibi bir tartışmamız oldu. Siyasetin içerisinde başlayan bir tartışma bütün gündemi kilitledi. Tartışma zaten sayfa sayfa gazetelerde ve televizyonlarda sürüyor. Dolayısıyla daha fazla konuya ilişkin bir fikir beyan etmek de bana çok anlamlı gelmiyor. Ancak konunun çok önemli bir boyutu olduğunu düşünüyorum. Hem muhalefet hem de iktidar tarafı yine ülkenin “gerçek gündemini” bir kenara bırakmış durumda.
Bakın gerçek gündemimiz neymiş.
“Türk-İş’ten yapılan açıklamaya göre, kasım ayında dört kişilik bir aile için açlık sınırı 2 bin 58 TL’den 2 bin 102 TL’ye yükseldi. Yoksulluk sınırı ise 6 bin 705 TL’den 6 bin 849,62 TL’ye çıktı. Gıdanın yanı sıra yapılması zorunlu diğer harcamalarla birlikte aile bütçesine gelen ek yük bir yıl öncesine göre 522 TL oldu.”
Türkiye’de asgari ücret net 2020 TL. Öte yandan geçtiğimiz hafta iktidar ve muhalefet arasında 1.000 TL’nin altında emekli maaşı kalıp kalmadığı tartışması yaşandığına göre tartışmanın tarafları emeklilerin asgari ücretin yarısı ile geçinebileceğini düşünüyor olmalı.
Bütün bu verilerden hareketle kaba bir hesap yapalım mı?
Mesela bir ailenin açlık sınırını aşabilmesi için en az iki aile üyesinin asgari ücretle çalışması gerekiyor. Bu iki kişinin maaşı ise ailenin hala yoksulluk sınırının altında kalmasına neden oluyor. Dört kişilik ailede üç kişi çalışmalı ki ancak aile yoksulluk sınırını yakalayabilsin. Yine ailedeki herkesin en azından asgari ücretle bir işte çalışması lazım ki yoksulluk sınırının üzerine çıkılabilsin. 10 milyona yakın asgari ücretle çalışanların karşılaştıkları en önemli açmaz maalesef bu…
Durum emeklilerde çok daha vahim!
Gördüğünüz üzere Türkiye’de kimsenin CHP’nin genel başkanı kim olacak, o ne dedi, bu ne dedi ile kaybedeceği vakit yok. Bu meseleler, sadece içinde bulunduğumuz sıkıntılı dönemde enerjimizi yanlış yerlere yönlendirmemize ve ülkedeki ekonomik ve sosyal sorunları dağ gibi olan milyonların sorunlarının çözümsüz kalmasına neden oluyor.
Yanıtlayın